Yeni bir çalışma, insanların bireylere kıyasla gruplara empati kurma konusunda daha az çaba gösterdiğini ortaya koyuyor. Nature Human Behaviour dergisinde yayımlanan bu araştırma, bireylerin karşılaştığı zorluklara karşı daha fazla sempati duyulurken, aynı zorluklarla karşılaşan grupların daha az duygusal tepki aldığını gösteriyor. Bu bulgu, toplumsal karar alma süreçlerinden insani yardım çabalarına kadar geniş bir yelpazede etkilere sahip olabilir ve empati eksikliğinin grup temelli ayrımcılığı nasıl körükleyebileceğine dair yeni bilgiler sunuyor.
Empati ve Çift Taraflı Dinamikler
Araştırma, Almanya’daki Max Planck İnsan Gelişimi Enstitüsü ve Yale Üniversitesi’nden bir ekip tarafından yürütüldü. Ekip, empatiyi—bir başkasının duygularını anlama ve paylaşma yeteneğini—bireyler ve gruplar bağlamında inceledi. Çalışma, bireylerin hikayelerinin genellikle daha fazla duygusal yankı uyandırdığını, çünkü insanların bireysel deneyimleri daha somut ve ilişkilendirilebilir bulduğunu ortaya koydu. Buna karşılık, gruplar, özellikle soyut veya toplu olarak sunulduklarında, daha az empati alıyor.
Baş araştırmacı Dr. Anna Welpinghus, “İnsanlar, bir bireyin acısını veya sevincini daha kolay hayal edebiliyor, çünkü bu daha kişisel ve canlı bir hikaye sunuyor. Ancak bir grup söz konusu olduğunda, zihinlerimiz bu deneyimleri genelleştiriyor ve duygusal bağlantı zayıflıyor,” dedi.
Çalışma, bu dinamiklerin “çift taraflı empati problemi” olarak bilinen bir kavramla bağlantılı olduğunu öne sürüyor. Bu teori, farklı kimliklere veya iletişim tarzlarına sahip bireylerin birbirlerine empati kurmakta zorlanabileceğini savunuyor. Örneğin, otistik ve nörotipik bireyler arasındaki empati zorlukları, bu teorinin daha önce incelendiği bir alan. Ancak bu çalışma, bu kavramı daha geniş bir bağlama taşıyarak, birey-grup dinamiklerini ele alıyor.
Deneysel Bulgular
Araştırmacılar, birkaç deney aracılığıyla bu hipotezi test etti. Bir deneyde, katılımcılara, ekonomik zorluklar yaşayan bir bireyin veya bir grup insanın hikayeleri sunuldu. Katılımcılar, bireyin hikayesine daha fazla duygusal tepki verdi ve yardım etme olasılıkları daha yüksekti. Benzer şekilde, bir mülteci krizi bağlamında, tek bir mültecinin hikayesi, bir mülteci grubunun hikayesine kıyasla daha fazla empati ve bağış eğilimi uyandırdı.
Başka bir deney, grupların nasıl sunulduğunun empatiyi etkilediğini inceledi. Gruplar, bireysel hikayeler aracılığıyla (örneğin, bir grup içindeki bir kişinin deneyimi öne çıkarılarak) tanıtıldığında, empati seviyeleri arttı. Ancak, gruplar istatistiksel verilerle veya soyut terimlerle (örneğin, “10.000 mülteci”) sunulduğunda, empati önemli ölçüde azaldı. Bu, “sayısal uyuşma” olarak bilinen bir fenomeni yansıtıyor; insanlar, büyük sayılarla karşılaştıklarında duygusal tepkilerini kapatıyor.
Nöral ve Psikolojik Mekanizmalar
Çalışma, bu davranışların altında yatan nöral mekanizmaları da araştırdı. Fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) kullanılarak, katılımcıların beyin aktiviteleri, bireysel ve grup hikayelerine yanıt verirken izlendi. Bireysel hikayeler, empatiyle ilişkili beyin bölgelerinde (örneğin, medial prefrontal korteks ve insula) daha güçlü aktivasyonlara yol açtı. Grup hikayeleri ise, daha soyut bilişsel süreçlerle ilişkili alanlarda (örneğin, dorsolateral prefrontal korteks) daha fazla aktivite gösterdi. Bu, insanların grupları bireylerden daha az duygusal ve daha analitik bir şekilde işlediğini öneriyor.
Dr. Welpinghus, “Beynimiz, bireysel hikayeleri işlemek için daha doğal bir donanıma sahip gibi görünüyor. Gruplar söz konusu olduğunda, zihinsel bir mesafe oluşuyor ve bu, empatiyi zorlaştırıyor,” dedi.
Toplumsal ve Politik Etkiler
Bu bulgular, toplumsal ve politik bağlamlarda önemli etkilere sahip. Örneğin, insani yardım kampanyaları genellikle tek bir bireyin hikayesine odaklanarak daha fazla bağış toplama eğilimindedir—aşırı yoksulluk içindeki bir çocuğun fotoğrafı, istatistiklerden daha fazla yankı uyandırır. Ancak bu strateji, daha geniş ölçekli sorunların göz ardı edilmesine yol açabilir, çünkü insanlar grupların karşılaştığı sistemik sorunlara daha az ilgi gösterir.
Ayrıca, çalışma, grup temelli ayrımcılığın—örneğin, ırkçılık veya yabancı düşmanlığı—köklerinde bu empati farkının yatabileceğini öne sürüyor. İnsanlar, “öteki” olarak algıladıkları gruplara daha az empati gösterme eğilimindedir, bu da önyargıları ve toplumsal bölünmeleri güçlendirebilir. Örneğin, mülteci karşıtı söylemler, mültecileri bireyler yerine bir grup olarak genelleyerek bu empati açığını kullanabilir.
Çözüm Önerileri
Araştırmacılar, bu empati açığını kapatmak için birkaç strateji öneriyor:
- Bireysel Hikayeler Kullanımı: Grupların karşılaştığı sorunlar, bireysel hikayeler aracılığıyla sunulursa, daha fazla empati uyandırabilir. Örneğin, bir mülteci grubunun hikayesi, tek bir kişinin deneyimleriyle çerçevelendiğinde daha etkili olabilir.
- Eğitim ve Farkındalık: İnsanlara, gruplara empati kurmanın zorlukları hakkında eğitim verilmesi, bu eğilimi azaltabilir. Örneğin, empatiyi geliştirmek için rol oynama veya perspektif alma egzersizleri kullanılabilir.
- Medya ve İletişim: Medya, grupları daha insani bir şekilde sunarak empatiyi teşvik edebilir. İstatistikler yerine kişisel hikayelere odaklanmak, izleyicilerin duygusal bağlantı kurmasını sağlayabilir.
Dr. Welpinghus, “Empati, doğuştan gelen bir yetenek olsa da, nasıl uyguladığımız öğrenilmiş bir davranıştır. Gruplara empatiyi artırmak için bilinçli bir çaba göstermeliyiz,” dedi.
Gelecekteki Araştırmalar
Ekip, bu bulguları daha farklı bağlamlarda test etmeyi planlıyor. Örneğin, farklı kültürel ortamlarda veya daha çeşitli gruplarla (örneğin, etnik, dini veya sosyoekonomik gruplar) empati dinamiklerini incelemek istiyorlar. Ayrıca, empati eğitiminin uzun vadeli etkilerini ve beyin plastisitesini nasıl etkilediğini araştırmayı hedefliyorlar.
Çalışma, aynı zamanda yapay zeka (AI) ve empati arasındaki ilişkilere de değiniyor. Bazı araştırmalar, AI sistemlerinin, özellikle metin tabanlı sohbet botlarının, insanlardan daha fazla empati ifade edebildiğini öne sürüyor. Ancak bu çalışma, AI’nın grup temelli empatiyi taklit etme yeteneğinin sınırlı olabileceğini, çünkü insan beyninin grup dinamiklerini işleme biçiminin karmaşık olduğunu belirtiyor.
Sonuç
Bu çalışma, insanların bireylere kıyasla gruplara empati kurmada daha az çaba gösterdiğini ve bu farkın nöral, psikolojik ve toplumsal düzeylerde köklü olduğunu ortaya koyuyor. Bulgular, insani yardım, toplumsal uyum ve ayrımcılıkla mücadele gibi alanlarda önemli etkilere sahip. Gruplara empatiyi artırmak için bireysel hikayeler, eğitim ve medya stratejileri gibi yöntemler öneriliyor. Bilim insanları, bu bulguların, daha kapsayıcı ve empatik bir toplum inşa etmede yol gösterici olabileceğini umuyor.
Kaynak: Nature Human Behaviour (2025). DOI: 10.1038/s41562-025-01892-x