Paylaş

İnsan Kullanımından Kaynaklanan Antibiyotikler Dünya Çapındaki Nehirleri Kirletiyor

- I, Kılıçoğlu · Mayıs 12, 2025

McGill Üniversitesi liderliğinde yürütülen bir çalışma, dünya genelinde milyonlarca kilometre uzunluğundaki nehirlerin, insan kullanımından kaynaklanan antibiyotik kirliliğiyle tehdit altında olduğunu ortaya koydu. PNAS Nexus dergisinde yayımlanan bu araştırma, nehirlerdeki antibiyotik seviyelerinin, antimikrobiyal direnci teşvik edecek ve sucul yaşamı olumsuz etkileyecek kadar yüksek olduğunu gösteriyor. Çalışma, insan tüketiminden kaynaklanan 29.200 ton antibiyotiğin yaklaşık 8.500 tonunun (%29) nehir sistemlerine, 3.300 tonunun (%11) ise okyanuslara veya iç su havzalarına ulaştığını tahmin ediyor.

Antibiyotik Kirliliğinin Kapsamı

Araştırma, küresel bir kirletici kader modeli kullanarak, insan tüketiminden kaynaklanan 40 yaygın antibiyotiğin nehir sistemlerindeki dağılımını analiz etti. Bulgular, dünya genelinde 6 milyon kilometreden fazla nehir uzunluğunun, antibiyotik konsantrasyonlarının güvenli eşikleri aştığını gösteriyor; bu, özellikle düşük ve orta gelirli ülkelerde yetersiz atık su arıtma sistemleri nedeniyle belirgin. Antibiyotik kirliliği, Afrika, Asya ve Güney Amerika’daki nehirlerde en yüksek seviyelerde, çünkü bu bölgelerde atık su genellikle doğrudan su yollarına deşarj ediliyor.

Baş araştırmacı Heloisa Ehalt Macedo, “Antibiyotikler, atık su arıtma tesislerinden geçse bile nehirlerde birikiyor. Bu, sadece sucul ekosistemler için değil, aynı zamanda insan sağlığı için de ciddi bir tehdit, çünkü bu kirlilik antimikrobiyal direnci körüklüyor,” dedi.

Sucul Yaşam ve Antimikrobiyal Direnç Üzerindeki Etkiler

Nehirlerdeki yüksek antibiyotik seviyeleri, sucul organizmalar üzerinde toksik etkiler yaratıyor. Örneğin, balıklar ve diğer sucul türler, kronik antibiyotik maruziyeti nedeniyle üreme ve büyüme sorunları yaşayabilir. Ayrıca, bu kirlilik, bakterilerin antibiyotiklere karşı direnç geliştirmesini hızlandırıyor, bu da tedavi edilmesi zor enfeksiyonların artmasına yol açıyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, antimikrobiyal direnç, 2050 yılına kadar yılda 10 milyon ölüme neden olabilir. Çalışma, özellikle sanitasyon altyapısının zayıf olduğu bölgelerde, nehirlerin dirençli bakteriler için bir “üreme alanı” haline geldiğini vurguluyor.

Kaynaklar ve Bölgesel Farklılıklar

Antibiyotik kirliliğinin ana kaynağı, insan tüketimi—özellikle reçeteli ilaçlar ve hastane atıkları. Çalışma, hayvancılık ve akuakültürden kaynaklanan antibiyotiklerin de katkıda bulunduğunu, ancak insan kullanımının baskın olduğunu belirtiyor. Düşük ve orta gelirli ülkelerde, atık su arıtma tesislerinin eksikliği veya yetersizliği, antibiyotiklerin nehirlere doğrudan ulaşmasına neden oluyor. Buna karşılık, yüksek gelirli ülkelerde, gelişmiş arıtma sistemleri kirliliği bir dereceye kadar azaltıyor, ancak tamamen ortadan kaldırmıyor.

Örneğin, Afrika’daki bazı nehirlerde, antibiyotik konsantrasyonları, güvenli eşiklerin 100 katına ulaşıyor. Asya’da, yoğun nüfus ve sınırlı atık su altyapısı, kirliliği artırıyor. Avrupa ve Kuzey Amerika’daki nehirler, daha iyi arıtma sistemleri sayesinde daha düşük seviyelerde kirlilik gösteriyor, ancak hala tespit edilebilir miktarda antibiyotik içeriyor.

Daha Geniş Bağlam

Bu çalışma, nehir kirliliğine dair diğer araştırmalarla uyumludur. Örneğin, 2024’te yayımlanan bir çalışma, New York’taki Hudson ve East Nehirlerinde reçeteli ilaçlar ve yasadışı uyuşturucuların varlığını belgeledi; bu, atık su deşarjlarının kirliliğe katkıda bulunduğunu gösterdi. Ayrıca, Avrupa nehirlerinde glifosat kirliliğinin tarım dışı kaynaklardan (örneğin, deterjan katkı maddeleri) geldiğini öne süren bir başka çalışma, kirlilik kaynaklarının çeşitliliğini vurguladı.

Antibiyotik direnciyle ilgili endişeler de artıyor. 2024’te The Guardian, hayvan araştırmalarında düzenlenmemiş antibiyotik kullanımının insanlarda dirence katkıda bulunabileceğini bildirdi. Benzer şekilde, okyanus mikroplarının antibiyotik direnç genleriyle CRISPR-Cas sistemlerini dengelediği bulundu, bu da çevresel kirliliğin direnç evrimini nasıl şekillendirdiğini gösteriyor.

Çözüm Önerileri

Araştırmacılar, antibiyotik kirliliğini azaltmak için şu stratejileri öneriyor:

  • Atık Su Arıtma Yatırımları: Düşük ve orta gelirli ülkelerde, atık su arıtma altyapısının geliştirilmesi, antibiyotik deşarjını azaltabilir.
  • Antibiyotik Kullanımının Düzenlenmesi: Gereksiz antibiyotik reçetelerinin azaltılması ve hayvancılıkta kullanımın sıkı denetlenmesi, kirlilik yükünü hafifletebilir.
  • Küresel İşbirliği: Uluslararası kuruluşlar, antibiyotik kirliliğiyle mücadele için standartlar ve izleme sistemleri oluşturmalı.
  • Farkındalık Kampanyaları: Doktorlar ve halk, antibiyotiklerin uygun kullanımı konusunda eğitilmeli.

Dr. Eili Y. Klein, “Antibiyotik kirliliği, yalnızca çevresel bir sorun değil, aynı zamanda küresel bir sağlık krizidir. Bu sorunu çözmek için acil ve koordineli eylemler gerekiyor,” dedi.

Gelecekteki Araştırmalar

Ekip, nehirlerdeki antibiyotik kirliliğinin uzun vadeli etkilerini ve antimikrobiyal direnç genlerinin ekosistemler arasındaki transferini incelemeyi planlıyor. Ayrıca, yeni nesil atık su arıtma teknolojilerinin (örneğin, ileri oksidasyon veya membran filtreleme) antibiyotik giderme verimliliğini test etmek için çalışmalar devam ediyor. Bölgesel modellere odaklanan araştırmalar, kirliliğin sıcak noktalarını belirleyerek hedefe yönelik müdahaleleri destekleyebilir.

Sonuç

McGill Üniversitesi’nin çalışması, insan kullanımından kaynaklanan antibiyotiklerin dünya çapındaki nehirleri kirleterek sucul yaşamı tehdit ettiğini ve antimikrobiyal direnci körüklediğini ortaya koyuyor. Yaklaşık 8.500 ton antibiyotiğin nehir sistemlerine ulaşması, özellikle yetersiz atık su arıtma sistemlerine sahip bölgelerde ciddi bir sorun. Araştırmacılar, küresel sağlık ve ekosistemleri korumak için atık su altyapısına yatırım, antibiyotik kullanımının düzenlenmesi ve uluslararası işbirliği çağrısında bulunuyor. Bu kirlilik, yalnızca çevre için değil, insanlığın enfeksiyonlarla mücadele yeteneği için de büyüyen bir tehdit oluşturuyor.

Kaynak: PNAS Nexus (2025). DOI: 10.1093/pnasnexus/pgaf096

İlgili